25 Haziran 2012 Pazartesi

Kaptan Mağara Adamı Geliyor Anacııım...

Bu mimler de olmasa ne yazacam moduna girmiş bulunmaktayım.Sağ olsun sevgili Rosa'cım beni mimlemiş.Konumuz en sevdiğimiz süper kahraman hangisi neden?

Öyle çok sevdiğim bir süper kahraman olmadı hiç nedense.Küçükken ağzım beş karış izlediğim He -man'ı saymazsak tabi.Süper kasları, muhteşem kılıcıyla süper süper kahramandı."Gölgelerin gücü adınaaaa, beeen he-manım" diye haykırır..Ben vayyyy derdim, sümsük kediden kaplan yaratırken hayretler içinde izlerdim.Her ne kadar He-man benim favorim olsa da bir de Orko  karakteri vardı piyasada.İçi ne olduğu belirsiz bir karanlık,dışı kırmızı pelerinli. İlk başlar da biraz garipsesem de , sonraları gönlümde ki yeri He-man'ı geçti.He-man'ı tahtından indirip yerine oturdu.Ama şimdi bana sorsanız ki Orko ne işe yarardı?Hatırlamam vallahi.




Bütün bunları bir kenara bırakırsak.Asıl kahramanımı açıklıyorum.Sıkı durun : Kaptan mağara adamı! o_O Küçük çaplı şokun ardından kendinize gelebilirsiniz.



Düşündüm taşındım, her ne kadar He-man'le gönül bağım olsa da(!) kaptan mağara adamın yeri ben de ayrıymış onu anladım :) Bunun sebebi aşırı sıcaktan ziyade, yüksek nemden sulanmış beynim de olabilir.Neyse, konuyu fazla dağıtmadan devam edecek olursak: kaptan mağara adamının o saçma salak halleri,sakar aptal durumları, kötü bir Clark Kent taklidi olması gözüme hep hoş görünmüştür.Taklitler aslını yaşatır geyiğine girmiyorum dikkat :) Bir ayaklı askılık yeterlidir süper kahramana dönüşmesi için.Öyle afili kırmızı telefon kulübesine gerek yok.İşin ilginci kronolojik olarak bakarsak kendisi bütün süper kahramanların dedesi sayılabilecek, taş devri kahramanıdır  :)

 İşte benim favorim.Biraz çocukluğumun süper kahramanı oldu ama idare edecez artık.Zaten her yıl bir süper kahraman doğmuyor ki anacım seçip beğenip alsak.Elimizde hepi topu kaç kahraman var ki?

22 Haziran 2012 Cuma

Takmışım Bu Dünyanın...




Efendim, bir mim yazısı ile tekrar karşınızdayım.Öncelikle belirtmeliyim ki, bu mim olayı bana pek ağır geliyor.Bünye kaldırmıyor. Ödev verilmiş çocuk gibi oluyorum.Sürekli aklımda yapmalıyım ödevimi, yazmalıyım mimimi :) Bakın bu sefer gerçek bir öğretmen ; Asiruh beni mimlemiş.Teşekkürler öğretmenim.Vallahi tembel öğrenci değilim, azcık geç yazıyorum sadece.Evde internet kesildi de hocam, tamamen masumum (Eskiden elektrikler kesiliyordu dimi )  :)

Mim: Buyur burdan tanı...

Takıntıların var mı yoksa kim takar takıntıları sallamışım dünyayı modunda mı yaşarsın hayatı.. 

Yok!Vallahi dünyayı sallamışlığım da yok ama takıntım felan da yok.Ne olacak şimdi.Öyle aşırı titiz değilimdir.Elinde toz bezi her daim aktif kişilerden.Eve haritayla girseniz ancak yönünüzü bulursunuz.Bir de pusula şart tabi.Tamam tamam abarttım.Ama sizin için en nadide takıntılarımı seçtim.Kendimi gerçekten zorladım, eğer gerçekten takıntı sayılırlarsa başlayalım ;

*Her zaman aynı yastıkla uyurum.İstersen bana yastığın kralını getir , yok değişmem.Kimseyi de yastığımda yatırmam.O bana özeldir :)

*Eve cips, kola vb. şeyler girmez, giremez.Bu aslında mecburiyetten oldu.Çocuğunuz olduktan sonra böyle oluyor işte.Her ne kadar içim aksa da eve almıyorum.En azından okula başlayana kadar sağlıklı kalsın yavrucak :)

*Her nöbete gidişimde, kıtlık çıkacakmış gibi erzak depolarım.Beni gören atom bombası atıldı ve ben sığınağa gidiyorum zanneder.En başta 1,5 lt su muhakkak olur.Normalde pek su içmem. Hiçbir zaman da bitiremem zaten.Ama muhakkak almalıyım..Aklınıza gelebilecek çerez çeşitleri felan.Hiç birini de yiyemem tabi.Millete dağıtırım.Bu yüzden olsa gerek beni akşam hastahanede görenler pek mutlu olur.Ziyaretçilerim eksik olmaz :D

*Çay içmediğim gün kabusum olur.Evet ben de onlardanım ; tiryaki :) Acayip koyu içerim.Bardağımı gören "uğğ nasıl içiyosun bunu" der.Ben de cevap hep aynı : Sigaram yok, kumarım yok, içkim yok bırakın ağız tadıyla çayımı içeyim :)

*Tatlı yedikten sonra, mutlaka tuzlu birşeyler yemem lazım, dayanamam.Bu yüzden yemeklerden önce tatlımı, sonra üstüne yemeği yerim.Yok sade tatlı varsa mutlaka şekersiz çay olacak.

*Kitaplarım her zaman düzenli olacak.Öyle üstünü karalamak, not tutmak mı haşaa!Önemli yerlerin altını çizerim ama her kitabın ayrı bir kalem ve farklı bir renkle tabi.Kitaplığım her daim düzenlidir.Yani iki yıl öncesine kadar :)Hala düzenli olmasını isterdim ama gelin görün ki pek mümkün değil.( Bu bir çocuklu anne dramıdır ) :)

*Bütün bunların dışında birinin oturduğu sıcak yere oturma, başının üstünden üç kez dolandır sadakanı ver, kötü bir şey mi duydun tahtaya vur gibi dayatılmış takıntılarım da yok değil.Aslında takıntı denmez öğretilmiş davranışlar. Hepsi de saçma tabi ama herkesin ortak takıntıları değil mi? :)

*aha haa en güzelini sona sakladım.Kore ve dramalar :) Çevremde çekik sever diye bilinirim - sanırım hepimiz öyleyiz - nerede çekik görülse hemen bana haber verilir.Yolda görüp mesaj atanından tut, telefon açıp televizyonu aç çekikler var diyenine kadar her çeşidimiz mevcut.Yer yer sinir bozucu olsa da, bazen uzaylı muamelesi görsem de artık alıştım.Ne yapabilirim seviyorum işte. Hatta ilkokulda Jackie Chan'e aşıktım.Muhtemelen o zaman ki halleri şöyleydi.



Şimdi baktım da adam 54 doğumluymuş, babamdan büyük!Allahım ben ne yaptım, gençliğimi çürütmüşüm :)




En başta takıntılı değilim mi dedim? Özür dilerim.Yazdıkça anladım, hakikaten takıntılarım varmış meğer...

Ve Rosa bir de senin takıntıları görelim bakalım.Kolay gelsin ....


15 Haziran 2012 Cuma

BB Krem Hüsranım :/




Her Kore blogunun adetindendir.Mutlaka bir BB Krem yazısı bulunur.Benim blogumda eksik kalmasın, bir BB Krem yazısı da ben de bulunsun dedim.

Ben öyle orjinal BB Krem falan kullanmadım.Orjinal derken Kore yapımı yani.Özellikle bunu belirtiyorum ki, içimde kalan son BB Krem sevgi kalıntıları da yok olmasın.

Efendim, Garnier BB Krem reklamlarını görür görmez koşa koşa gidip hemen bir tane edindim.Ama sonuç hayal kırıklığı oldu.Ya ben gözüm de fazla büyütmüşüm, ya da öyle pek bi özelliği yok, ya da ben sürünce prensese falan dönüşeceğimi mi zannettim acaba? Bilemedim şimdi :)

Benim cildim öyle problemli falan değildir, sadece beyaz tenli olmanın kötü yönü, yazın hafiften çillerim çıkıyor.Ben de bir umut çillerimi kapatır diye denedim.Ama sonuç : Hiç bir fark yok! Üzgünüm ama bence öyle.

*Öncelikle kutuyu açınca öyle bir kokuyla karşılaşıyorsunuz ki, BB Kremden soğursunuz vallahi.Benim öyle kozmetik merakım yoktur.Pek de kullanmam.Herhalde böyle kokması doğaldır dedim kendi kendime.Arkadaşıma denemesi için gösterdiğimde tepkisi çok sert oldu :

-" Bu ne berbat kokuyor!"
- "Öyle kokar bu, anlamazsın sen!"  o_O ( Çaktırmıyorum )

*Diğer bir konu, bronz oldum!Tamam abartmayım ama tenim biraz kavruk oldu :) Açık tonunu aldım ama yine de tenime uymadı.

*En mühimi de arkadaşlar kapatıcı özelliği olduğundan pek de emin değilim.Zaten üzerinde de cilt rengini eşitler diye yazıyor.Ama ben herhangi bir eşitleme göremedim.Her kullanmamda arkadaşlara "Bak BB Krem sürdüm güzel dimi" diyorum.Tepki hep aynı, "Ne sürdün bişey anlamadım ben." o_O

*Yine kutusunda yazan bir özelliğe değinmeden geçemeyeceğim.Kremin sağlıklı bir ışıltı verdiği iddaa edilse de, ben öyle olduğuna inanmıyorum.Sürdükten sonra cildiniz parlıyor tamam da, ışıltıdan çok,  yağlı bir cildiniz var ve de yaklaşık bir haftadır yüzünüzü yıkamamışsınız izlenimi bırakıyor.

Bir ürün de ancak bu kadar tü kaka edilirdi.Bunu da yaptım sonunda.Şuna inanın yaklaşık bir aydan fazla bir süredir BB krem savaşımı sürdürmekteyim.Bu yazıyı yazmam öyle kolay olmadı.Önce kendimle savaştım :)  Kullanıcı hatasından kaynaklanıyordur belki dedim :) Ama bir kullanıcı da, bu kadar hata yapmaz herhalde.İlgilenenlere duyrulur...


12 Haziran 2012 Salı

TRT Okul Yarışma Düzenliyor...



Akşam haberdar olup, bugün yarışma konusunu açıklayacaklarını söyleyince merak etmiştim.Bugün itibariyle saat 11:00'de konu belli oldu.Facebook'dan TRT okulu takip edip yarışmaya katılabilirsiniz.Ödülü bilem var :)Şöyle yazıyordu:


"TRT Okul'da yayınlanmasını istediğiniz Kore dizisi ile ilgili bir kapak fotoğrafı tasarlayın. Hazırladığınız kapak fotoğrafını duvarımıza gönderin, "en çok paylaşılan" fotoğraf sizinki ise TRT Okul'dan güzel mi güzel bir iPod Nano kazanın!"

İlgilenen arkadaşlar,hala duymadıysanız bir duyuru da benden.Bu yarışma beni çok mutlu etti.Artık sesimizi iyice duyurmaya başladık.Yarışma bahane seçilecek dizi muhteşem olsun.TRT Kore Drama kanalıda açsın :)

6 Haziran 2012 Çarşamba

Bir BİG Gördüm Sanki...

Başlıktan da anlaşıldığı üzere, Big'in ilk bölümünü izlemiş olup, Gong Yoo zede olmuş bulunmaktayım dostlar.En sonunda da aklıma şöyle bir soru geldi ki kahkaha sertbesttir, gülün güle bildiğiniz kadar.Öhööm  efendim soru şu : 'Ben bu haldeysem Gong Yoo fanları ne durumda acaba?'Misal aklıma ilk gelen isim : La Fea :)

Çünkü bölüm sonlarına doğru kendime geldiğimde akan salyalarımdan olsa gerek, tükrük bezlerim kurumuş, buna istinaden bir kutu selpak filli kağıt havluyu birtirmiş, ve de sıcaktan olduğunu düşünmek istediğim - Gong Yoo'nun hiç bir etkisi yok- pelte kıvamında mayışmış buldum :) Bunu yazmalıyım dedim kendime ve sıcağı sıcağına yazmıyım abartırım dedim akşamı bekledim.Bakın hiç de abartmadım (!)

Zaten bölüm boyunca yüzüne hasret kaldığımız Gong Yoo bütün açığı sağolsun son 15dk. da kapattı.Ekrandan uzak kaldığı dönemde de spor salonlarında yattığı ıspatlandı.Ve  bütün evrene bir mesaj gönderdi : ''Kızlar, bunca zaman bakın neden mahrum kaldınız!'  :D

Şunu söylemeliyim -hemen bir uyuzluk yapayım- bana çirkinleşmiş geldi sankim yaa.Valla muhalefet olsun diye söylemiyorum.Tamam vucut mikkemmel de, vücut çalışıyım derken fazla mı abartmış ne, kafası küçücük kalmış adamın.Koca kas yığınında minicik kafa haline dönmüş :)

Ama bundan rahatsız mıyım.Hayır asla:)İzlemeyen dostlar sizde göreceksiniz ki görüldüğü kısımlarda zaten adamın kafasına baktığım falan yoktu!Yönetmen resmen gelecek 15 bölümü garanti altına aldı denilebilir de.Hani daha ilk bölüm, daha sonralar olsa anlayacam da, ilk bölümden böyle olduysa ilerleyen bölümlerde adamın etinden sütünden yararlanacak belli oldu.Reyting uğruna ya rab neler oluyor.

Bilindiği üzre,senaryo gereği  Gong Yoo'nun, 18 yaşında liseli bir gençle  bir ruh değişimi geçirmesi gerekiyor.Bu olayı da senaristlar bir kazayaya bağladılar ki, ilk bölümün ikinci kısmı hastande geçti diyebilirim.




Açılışı kalp masajı sahnesiyle yaptık ki, en masum fotoyu koyduğumu belirtmeden geçemeyeceğim.Yönetmenimiz sağolsun yaklaşık 10 sn genel çekim( Tabiki Gong Yoo'nun göğsüne), 10 sn elektrotların takılması,15 sn elektrotların sökülmesi,bilmem kaç saniye kalp masajı, en son olarak tekrar bir genel çekim ( göğsün sağ-sol profili) sayesinde Gong Yoo'nun göğüs haritasını çıkatmış  bulunmaktayız.



Peki göğüs haritası bize yeter mi?Tabi ki hayıııır.Gelin o zaman sırta geçelim.Bu sahnede yönetmen Gong'u meleğe bentezmeye çalışmış olsa gerek.Sağolsun Gong da rolün hakkını sonuna kadar vermiş.O ne trapez yaa öyle.Adam hakikaten kanat misali  hareket ettiriyo uçtu uçacak.Bir an vücüt geliştirme yarışmasında zannettim kendimi :) Böyle tek fotoyla anlaşılmaz bu sahne, izleyince göreceksiniz....



 Kızlar zannetmeyin ki hastane koridorlarında böyle dolaşan insanlar var.Külliyen yalan!Bunca yıldır kimsecikler görmedim :)





Efendim, bu noktadan sonra tamamen araştırmacı izleyici kimliğim devreye giriyor.Senelerce ''Doktorlar'' dizisiyle yaşadığım bunalımlar, ''Acaba burada da var mı?'' diye merak ettim.Üşenmedim araştırdım.Saniyelik kareleri yakalayacam diye göbeğim çatladı.Neydi peki o bunalımlarım.Hepinizin tahmin ettiği üzere ellerinde ki tomografiye bakıp, gayet bilmişce ''Hastanın midesinde kitle var ıhıı ''demeleri.Len biri de çıkıp demiyor ki elinde tuttuğun hastanın akciğer tomografisi,midesini nerden gördün, bir de mümkünse çevir şu filmi, ters tutuyorsun!
İşte aynı olay burda da var mı dedim, baktım.Bundan sonra devreye meşhur oklarım giriyor.Hep beraber görelim:

* İlk fotoda kırmızı okla gösterilen kısım bize gösteriyor ki hastamızın adı Suh Yoon Jea.Ama bildiğim kadarıyla dizide adı Seo Yoon Jea.İlk ismi ıskalamışlar affedilebilir:)

    *Mavi ok da gösteriyor ki , hastamız bir erkek ve 42 yaşında.Tamam erkek olduğu doğru da, 42 yaşın da mı şüpheliyim.

    *Vee  pembe okumuz da gösteriyor ki filmimiz 29 nisan günü, saat 10:11 civarı çekilmiş.Ama kaza zaten iş çıkışı oldu.Yani yaklaşık 18:00 civarında.Bu da en iyimser saat ve yanılmıyorsam haziran ayındaydılar.

Sonuç: Yönetmenimiz Gong Yoo'nun kaslarına odaklanmış olacak ki, bu ayrıntıları kaçırmış.Ya da ne bilsin adam Kore' de kendi halinde paşa paşa dizisini çekerken, taa Türkiye'de ne çeşit olduğunu sınıflandıramadığım bir çatlak iki saniyelik görüntüyü böyle inceleyecek.Değil mi ama?Ama şunu da söyleyim en azından beyin filmi var ekranda, bizim ''Doktorlar''dan daha iyiler  :)

***

Tamamen Alakasız




Ne yaptın sen böyle ya,bu dövme ne!Hadi yaptırdın anladık. Koluna bir kelebek  falan yaptırsaydın ya(!),  gitmiş nereye, ne yaptırmışsın pee , töbe töbee cık cık.Kızlaar yorum bırakanlara Gong Yoo dövmesinin tamamını gösterecekmiş :D Çok kötüyüm heh heh heee  :)