20 Eylül 2013 Cuma

Bu Deniz Durgun Kaptan!

Sessiz, koşuşturmasız, dingin.... Bu güzel günlerden elimde sadece birkaç tane kalması ise işin kötü tarafı.Tahmin edilebileceği üzre iznim bitiyor dostlar.Yeni koşuşturma döneminin start almasına az vaktim kaldı.Son dönemlerde ne yaptım diye sorduğumda kendime, büyük bir zevkle diyebilirim ki; hiç bir şey!Tembellik gibisi yok mirim, bunu bilir bunu söylerim...

Amaa o kadar da boş durmadım(!) Bakın neler yapmışım neler...



İlk aklıma gelen Who are you'nun bitmesi oldu nedense :) Bir dizinin daha sonuna geldik.Şöyleydi, böyleydi demiycem.Hayatımın bir döneminde geldi ve geçtiii.Aklımda korkmayı beceremeyen bir başrol ve taş KJW kaldı.Ama her şeye rağmen güzeldi...

Şimdi bununla bağlantılı olarak uzun zamandır düşündüğüm ve who are you sayesinde bilincimin tozlu raflarından geri çağırdığım saçlarımı kestirme isteğim vuku buldu.Yılların uzun saçlı Deniz'i artık kısa saçlı bi lise öğrencisine- ya da he-man mı desek-  dönüştü.Öğrenci diyorum, çünkü korelilerin genç görünme sırrını çözmüş bulunmaktayım: kısa saç! Yaş biraz ilerledikçe saçlarını kesiyorlar - ya da 30 yaş bunalımı mı demeliydim-  işte asıl mesele burda.İnsan hakikaten daha bir genç, daha bir taze oluyor.(Öyle göründüğümü söyleyenlerin yalancısıyım asdfghjkl )
























Gong hyo Jin'in yüzüklerinin sırrını çözdüm! Tamam yüzüklerin efendisi felan sayılmayacağım ama merakımı giderdim ya o da bana yeter.Belki herkes biliyordu da benim haberim yoktu, o ayrı tabi..Şuncacık dövme için takıyormuş yüzükleri.Yeni bir kara parçası bulmuş gibi hissettim resmen.Aidiyet duygum oluştu.Ben de mi yaptırsam ne(!) Yalnız her diziden bir anı bırakırsam kendimde yandım, saçlar gitti şimdi bu asdfghjkl Kişiliksiz miyim len ben? :S

         



Good Doctor'ı izliyorum bir de.Güzel, hafif , lezzetli bir dizi.Hafiflik güzel oyunculukta.Göz yoran bi oyunculuk yok, kısaca Joo Won döktürmüş.Hastaneyi ise iç çeke çeke izliyorum.Len ranzaları bilem var asistanların, yok artık! Bir de hiç poliklinik yapmaz mı bu doktorlar?Habire acilden hasta alıyolar o kadar.Servis desen sürekli aynı çocuklar iyileşip iyileşip, tekrar hasta oluyo.Neyse... Özünde hoş, güzel bir dizi.Öyle aşk felan beklemeden, bol ameliyat görmek için ideal.Doktorlu dizlerle arama mesafe koysam da dayanamadım bunu izledim, pişman da değilim hani.... :)


Oğluma oyuncak ayı aldık.Ondan çok ben oynuyorum.Nedeni onun "ayı" ile benimse söylediği şarkıyla ilgilenmem.Gwiyomi'yi söylüyor.Deli gibi sürekli ayıyı mıncırıyorum.Dansını felan yapıyorum kendimce.Çocuk boş boş bana bakıyor.Ebeveynin çocuğuyla arkadaş gibi olması bu olsa gerek :) Bazen korkmuyor değilim; onun büyüyüp benimse hala böyle kalacağımı düşününce biraz tuhaf oluyor insan...Bu video hyun joong ile arama mesafe koymama neden olsa da yer yer sevimli de gelmiyor değil.... :)




Ve ve veeeee Master's Sun sen nelere kadirsin! Bize bunu da izlettin ya :) So Ji Sub hıssıl hıssıl çaaranda dedikçe çocuk gibi dizime yatırıp poposunu poposunu dövesim geldi.40 yaşında ki adama bunu yapmayı düşünmemi sağlayan yönetmen, senarist her neyse işte ona teşekkürü bir borç bilirim :) Teponniiiim saranneyooo :)



Master' Sun için düşünce, dilek ve temennilerimi ayrı başlıkta toplayacağım lakin, daha fazla bekleyemedim ve ayrıntı için bitmesini bekliyorum :)



Tekrar bi vee demem gerekirse o da Lee Min Ho'ya gitsin.Her şeye rağmen seviyorum bu çocuğu.Son dizisi The Heirs yakında başlayacak.Heyecandan daha çok sinirle bekliyorum.Çünkü başrolde pek sevdiğim (!) Park Shin Hye var! Olum başka kız mı kalmadı Kore'de.Sinir kız bu sefer min hocumu ağlarına düşürecek, dayanamam.Kıyamam ben sana Lee Min Hoo :( Bekleyelim bakalım..

Anlaşıldığı gibi koca bir tatilin çoğunu bilgisayar başında geçirmenin dayanılmaz hafifliğini yaşıyorum. Tek yan etkisi, yan ağrılarım oldu.Sağım uyuştukça sola, solum uyuştukça sağa dönerek bütün ağrılarımı bertaraf ettim  :) Asosyal olmak, seni seviyorum!




23 Ağustos 2013 Cuma

Who Are You?



Ağustos ayının bereketinden olsa gerek, bol hayaletli diziler yayında.Master's sun'un biraz gölgesinde kalan Who are you? da bu yapımlardan.Her ne kadar hayaletleri Master's Sun'a göre biraz daha "normal" kalsa da hayalet sonuç da değil mi?Güçsüzün yanında, düşenin dostu Deniz, Master's Sun'dan önce anlatılma şerefini bu diziye veriyor :)Malum Master's Sun 'un reytingleri almış başını gidiyor.Bu zavallıcık yetim kalmasın değil mi?

Yang Si Ohn,  bir operasyon sırasında yaralanıp 6 yıl komada kaldıktan sonra uyanır.Bütün hafızasını kaybetmiştir, üstüne bir de hayaletleri görmeye başlamıştır.Polisliğe kayıp eşya bürosunda devam etmeye başlayan Si Ohn, burada ki ölü insanların kayıp eşyaları sayesinde onlarla iletişim kurabilmektedir.

Unutmadan söyleyim; dizi, favori kanalım TvN dizisi.Daha da fazla söze gerek yoktur sanırım.So Yi Hyun ve Taecyeon  beraber kamera karşısına geçtiği dizide malum taze bir aşkın buram buram dumanı üstünde :) Daha 8. bölümü yayınlanan dizi, gayet iyi bir başlangıç yaptı, sıkmadan, güzelce ilerliyor ve asıl konuya daha yeni başlıyoruz.Tam da herhalde her bölüm bir hayalet çıkacak biz onun hikayesini görecez.Konu felan yok bu dizi de derkeeen.Asıl konuya gelindi.Yani hafızasını kaybettiği olay günü ne olduğu, hayalet aşkı daha yeni yeni ortaya çıkmaya başladı.Sonu ne olur?Sonradan bozar felan o kısma hiiiç karışmıyorum.

Deniz'in seyir defterine ek:

Her hayalette ufakta olsa bir yara bere, ölümüne dair bir iz oluyor.Yalnız Kim Jae Wook hala taş taş.Ölüsü bilem bozulmuyo adamın.



6 Ağustos 2013 Salı

The Best Lee Soon Shin / Eziyetin Böylesi




Bu şarkı eşliğinde okuyalım arkadaşlar.Daha etki olur diye düşündüm :)

Akşam üzeri sevgili bunusevdime yorumla karışık dert yanarken kendi kendime dedim ki; bari bunu blogda yazayım.Bu durum yorum  olayını çoktan aşmış.Üstüm de bir yük olmuş.

İzleyenler bilir ki efendim bu illet 50 bölümden oluşan bir eziyet yumağı.Acemi de değildim oysa ki nasıl bulaştım bu illet diziye, nasıl bakmadım kaç bölüm olduğuna bilemedim.Bi kere de başlamış bulundum.Kendisini iki kez terk ettim, izlemeyecem dedim.Ne zaman nette dolaşsam önüme çıktı.Ben görmezden gelmeye çalıştıkça daha bi gözüme batar oldu.Öyle ki belli bi noktada sonra ben onu arar buldum kendimi.Yapma Deniz kendine gel dedim, bundan sana fayda yok, bırak bu işin peşini dedim.Cık!Bana mısın demedi.Dizi devam ederken nice diziler bitirdim, nice filmler izledim, yine dönüp dolaşıp buna geldim.Anladım ki ecelden kaçılmazmış, illa ki iliklerime kadar beni kemirecek, yiyip bitirecek ki rahat edeyim.Nasıl bir mazoşistim anlamadım.


Şimdi burda gördüğünüz bütün adamların ayrı ayrı  her biri tek başına 16 bölümlük dizi olacak hikayeleri olunca haliyle bölüm 50 de olur 60 da.Benim eziyet katsayım da giderek artar.Dizi de iki ablanın aşk hikayelerini, bir annenin aldatılmışlığını, bir babanın ölümünü ve ardında ki sır perdesini, Bir patron ve çalışanı arasında ki aşkı, evlat edinilme hikayesi ve onun  kahramanlarını, aşk üçgenlerini, bol bol kötülük, entrika ve daha sayamadığım bir çok şeyi izleyeceksiniz.Oyyy yazarken yoruldum.Öyle ki belli bi noktadan sonra kim başrol onu bile karıştırır duruma geliyorsunuz,  diğer hikayeler o kadar öne çıkıyo.
Ama şöyle bişey de var.Bu kadar çok şey var, dizi hızlı ilerleyen, akıcı, bir başladığımı hatırlıyorum bir bakmışım ki 40 olmuş diyeceğiniz bir dizi değil.Kağnı hızında ilerleyen olayları, 2-3 hafta izlemeyin, kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.Ki ben de yer yer atlayarak ilerledim, dizi izleme stilime boyut kazandırmış oldum.Ben ki dizileri son sahnesine kadar izleyen Deniz bunu yaptı.Durumu anlayın.

Dizi hakkında ki hayallerim

Le soo shinin Küçük ablasının tavukçu dükkanı işleten  kayın validesine tavuk yedire yedire patlatmak suretiyle işkence yapmak!Görmemişin oğlu olmuş misal iyi ki bi doktor oğlun var.Mükemmel oğlum var diye hava atıp, kimsecikleri de laik görmez ya ona tam gıcık tip.Doktor annesi olmuşun ama insan olmamışın naber :)Gerçi kız da cadolozdan halliceydi ya son bölümlerde toparladı neyse...Bu nasıl gıcık bir tiptir yahu.Kızın anneinin can dostu sorsan, içten içe mutlu oluyo kadın kötü duruma düştükçe.

Lee Soon Shinin artist annesini -kadın gerçekten aktrist hee - anne/kızlı bilimum dizi reklam kampanyalarına gömmek.Böyle çıkarcı, sinsi, saman altında su yürüten kadın görmedim.Buldu hazır büyümüş, nur topu gibi kızı sözde annelik yapacak haspam.Bildiği tek şey de oyunculuk olunca böyle kızın etinden sütünden faydalanmaya çalışıyor.Bir de teponnimin babasına sardı bu ara.Aralarında bir sır var bunların hadi bakalım.Az çok tahminim var ama yazmayayım şimdi, girmeyeyim kadının günahına :)Misa'dan sonra daha kötü anne bulamam artık, bu benim nirvanam dedim.Bu kadın onu da geçti.O kadar ki kötü.

Lee Soon Shinin aktrist annesinin menejerini o arabaya kilitlemek, yanına da kasa kasa bira bırakmak!Boş kaldıkça içer garibim.E içer  içer de arabadan da dışarı çıkamaz, çatlar, ni hah hah hah haaah!Yaptı tek şey de bu zaten.İçip içip millete kadının sırlarını anlatmak.Yok anlamıyorum, nasıl bu kadının bunca sırrını biliyor bu adam ve nasıl böyle bağlı kadına.Şimdi hakkını yemeyelim kadın için ölür adam da, içince sapıtoyo biraz.Tek kusuru o.

Yun Ah'ı falakaya yatırmak!Teponnimin ailesinin zengin, hastahane sahibi adamın oğlu olduğunu öğrenince birden aşkı depreşti ya işte o an karar verdim buna.O teponnim seni falakaya yatırsa az bile.Adam sana zamanın da kör kütük aşıktı ayak bağı oluyo sana diye terkettin tüüüh yazıklar olsun.Neymiş, ünlü olacakmış.Bir de elin kadınına ne diye anne anne der durursun?Bırak bu işleri kuzum.

Ama sevimli şeker şey, en güzel aşık olan adam teponnim seni seviyorum.
Lee Soon Shinnin en büyük ablası ve ona aşık fırıncı sizi seviyorum.
Cafe işleten iyilik timsali, muhteşem aşçı, Lee Soon Shin'in eski patronu seni seviyorum.
Biraz tuhaf ama bu teponnimin kız kardeşi var ya şu doktora sürekli asılan, işte onuda seviyorum.

Ama kardeşim 40 bölüm dağ dağa kavuşur da, insan insana kavuşmaz mı? 40 bölüm bi kızı seversin de söyleyemez misin?Sonra kız gelip iki bölümde sana aşık olup üçüncü bölümde itiraf mı eder? Acıyın bize. Vee senarist;
"....
Tanrı istemezse insan ölmezmiş,
Sen tanrımısın beni öldürdün!"

Ve ve vee diziye başlamamış olan varsa sakın ama sakın girmesin bu bataklığa, aldanmasın o masum yüzlere, sonrası çıkılmıyo malum :)






19 Temmuz 2013 Cuma

Manny




Siz de benim gibi izlediğiniz hiçbir şeyden zevk alamıyor, "aşkım kavuşamıyoruz, çünkü ayrı dünyaların insanıyız" replikli dramalardan sıkılmışsanız; Zengin  bir ceodan yoksun, fakir bir kızdan mahrum bir dram zamanınız çoktan gelmiş ve geçiyor demektir.İşte tam bu noktada aile dizileri devreye giriyor.Bir nevi imdadımıza yetişiyor.

Genç ve bekar anne Seo Do  çocuklarıyla başa çıkamayınca, eve gelen bütün bakıcılar çocuklardan yaka silkeleyerek kaçıyorsa, artık bir erkek bakıcının vakti gelmiştir.Amerikadan ithal, kore asıllı bakıcımız eve bir güneş gibi doğacak ve çocukların gözdesi olacaktır.Tabi en çok da annelerinin.. :)








Tahmin edildiği üzre mükemmel bir erkekle karşı karşıyayız a dostlar.Görenin salyalarının aktığı, yüzü kadar kalbi de güzel bir adam :) Haliyle herkes etrafında pervane o, çocukların.Elinden her iş gelen, çocuklara yemek hazırlarken ödevleriyle ilgilenen, olmadı psikolojik sorunlarının ne olduğunu anlayabilip tedavi edebilen.Çocukları yatırdıktan sonra her akşam koşuya çıkan, sportif bir adam.Allahım robot mu bu ne dedim bir an.İnsan hiç mi bunalmaz, yorulmaz. Sürekli  gülenyüz kurabiyesi halleriyle etrafta dolaşır.



Peki bütün bunlar olurken bu çocukların annesi ne yapıyordu?Yan gelip yatıyordu diyemem ama bişey de yapıyodu desem yalan yani :) Bir butik işleten annemiz, evinde yaşadıkları ablasının gölgesinde kendi halinde takılan bir tip.Bu çocukları bu yaşa nasıl getirdiği  kocaman bir soru işareti.Malum tipik beceriksiz, işinde başarısız -aslında yetenekli de, kendini gösteremeyen- bir annecik.Bu kırılgan naif halleri biraz fazla abartılmıştı bu karakterin.Bakıcımızı daha güçlü göstermek için böyle yapıldığı aşikar olsa da, kardeşim sen bir annesin! Terliği şöyle bi fırlattın mı tam 12den popoya tutturmalı, ödeviniz var mı? ödeviniz bitti mi? diye sürekli dırdır etmeli, çocuğun ilkokulda ben şarkıcı olacağım diye sana geldi mi şöyle sümsüğü oturtmalısın...Biz böyle biliriz ama değil mi? :)



Bir de "naaan jenissa" diye ortalıkta dolaşan bir abla var.Kendisi artık yaşı kemale ermiş eski bir manken.Bir mankenlik ajansı yönetiyor.egosu tavan yapmış bir karakter.Sürekli her yerde spor yapması beni çok güldürdü.Mankenlere yaşattığı eziyeti emin olun bu çocuklar  askerde yaşamamışlardır.Ensesinden aşağı sarkan, sürekli gerçekten saçmış gibi muamele gören, beceriksizce ensesine tutturulmuş ip şeklinde ki -sözde- saç birikintisi.Tek kelimeyle iğrençti!Ama hep beraber anladık ki kendi kişisel gelişimini tamamlayıp level atlayınca saçını kesecekmiş meğersem ondanmış o kadar eziyet.Boşuna gözümüzü yorduk onca zaman :)

Sıkmadan kendini izleten, tahmininiz üzre içine bolca aşk serpiştirilmiş, daha bolca çocuklar ve sorunlarıyla muhattap olduğumuz bir dram Manny.Biraz ara, taze bir nefes isteyenler için birebir.Efendim izleyiniz.....




8 Temmuz 2013 Pazartesi

Cheongdamdong Alice




Şu başlığı da yazabildim ya, kendimle ne kadar gurur duysam azdır!

cha seun jo aşkı uğruna babası, mal, mülk herşeyinden vazgeçmiş bir adamdır.Paris de beş kuruşsuz, ama aşık bir öğrencidir.Ama gerçek şu ki sevdiği, uğruna herşeyi bıraktığı kız onun değil, paranın peşindedir.Sonuç; bir ayrılık ve psikolojik sorunları olan bir adamdan ibarettir.



 Seun Joo- Başlamadan hemen söyleyeyim.İzlediğim dönem malum ortalık Park Shi Hoo'nun  tecavüz haberleriyle çalkalanıyordu.O yüzden azıcık -tamam gayet aşırı- ön yargılı izledim sahnelerini.Ama ön yargıyı bir kenara bırakıp izlediğim dönemler de de pek sevemedim bu adamı.Ne bilim rolü zaten manyak, kendince havalı olmaya çalışan, intikam hırsıyla dolu bir adamdı.Ama aynı zaman da bir çocuk kadar kırılgan ve saf.Bu ikisi bir arada ne kadar olur, sonuç ne olurdu? Sanırım işte bu olurdu.Berbat gülüşünü saymazsak aslında fena adam sayılmazdı, kendi çapında bi gideri olabilir :)










Han Se Kyung- Başından ciddi bir ilişki geçmiş, maddi sıkıntılar yüzünden sevdiği adamdan ayrılmak
zorunda kalmış bir kız.Zeki, yetenekli, dereceyle mezun olmuş bir tasarımcı.Ama kariyerinde bir türlü istediği çıkışı yakalayamamış.Neden?Çünkü yurt dışı eğitimi yok.Ah şu para para para !Alışılagelmiş dışında, değişik bi havası vardı.Estetikli değil sanırm. Galiba ondan:)Sevdim bu kızı.







Bu ikilinin yolu malumunuz, bir şekilde kesişiyor işte.Çocuk kızın beş parasız bir adama olan aşkından etkileniyor, kız adamın parasından.Bir ortak paydada buluşma çabasını izleyeceksiniz dizide.

*Kızımız sosyeteye girmeye çalışıyor:)Aman ne yöntemler varmış da bilmezmişiz.Öğrendik!Kıza yardım eden, daha önce aynı hedefi başarabilmiş bir arkadaşı var.Verdiği öğütler, tuttuğu günlük kızımıza kılavuz olacak.Pek de ihtiyacı yoktu ya hani, neyse.

*Beyaz tavşan benzetmesini sevdim.Alice'i harikalar diyarına götüren hani.Burada da bir beyaz tavşan avı süre gidiyor.Önce kendine bir beyaz tavşan seçecek, hedefe kitlenip onu elde edecek.

*Tavşanın suyunun suyu! Heh işte o da bu :) Kendisi sosyetik çöpçatan.Ama çok seviyorum ben bu adamı.Kötü adam, iyi adam, aşık adam her hali ayrı tatlı.Kızımızın ikinci yardımcısı...



*Ama...Gerçekte de böyle insanların var olduğunu bilmek, ürküttü beni.Biz alışkınız masum, saf aşk izlemeye.Bu biraz ağır geldi.

*İlk başlarda beni cezbetti dizi.Kızın kararlı bir şekilde hedefe kitlenmesi, çabalaması izlettirdi.Başından geçenler eğlenceli komikti.Ama belli bir noktadan sonra tıkanıyor dizi.Bütün çabaları gösterip, eteğindeki taşları dökünce bütün büyüsü bozuluyor.Sonrası sıkıcı bildiğin dizi işte.Gerçek aşk başlar, pişmanlık, arada kalmışlık falan, filan....

*Aslında ben seni seviyorum, para o kadar da önemli değil demedi kız, bu kısım iyiydi.Ben seni seviyorum, her şeyinle buna paran da dahil dedi.

Bir hevesle ilk bölümlerini izleyip, sonra bitiriyim bari diye izledim diziyi.Öyle aman aman bişey beklemeyin yani.Ama tavlamak istediğiniz hedefte bir delikanlı varsa sakın kaçırmayın.Zira izledikten sonra anladım ki neler varmış, neler.Öyle saf saf aşık olup evlendim.Tam drama karakteri olacak kızım vesselam :D


bu tavşanlar çok sevimliydi.Ruh haline göre birinin fotosunu gönderiyodu kıza çocuk.




Kendisini en iyi dost ilan ediyorum.Seviyorum bu kızı.



                                          Bu da bonusumuz olsun!Bakın kimler var burda.

5 Temmuz 2013 Cuma

Lee Min Ho ❤ ❤ Ama...

Eğer elin yüzün düzgün, özellikle de boyun uzunsa ünlü olman kaçınılmaz.Bir ajans da köleliğe başlar, ardından çıkış yapabilirsin.Zamanla oyunculuğunu geliştir. Gerisi gelir; mankenlik, foto modellik bonus!Ama keşke bunu da yapmasaydın be oğlum.

Neyini eksik ettiler senin?Seviyorum seni, tamam.Ama sakın bir daha bunu yapma emi, sakın şarkı söyleme.Senin neyine bisiklet tepelerinde şarkı söylemek.Kim gaza veriyo bu çocuğu, bi yakalarsam...


14 Haziran 2013 Cuma

Nine / Gelmiş Geçmiş En iyi Zaman Yolculuğu






Abisinin öldüğünü öğrenen Park Sun Woo, onu teşhis için gittiği karakoldan eşyalarını alır.Eşyaların içindeki tütsü çubuğunun ne olduğunu anlaması zaman alsa da, sayesinde abisinin ölüm nedenini anlayıp, onlardan 9 tane daha elde edecektir.Bu da tam 9 zaman yolculuğu demek!

Şunu söyleyebilirim ki şimdiye kadar izlediğim en iyi zaman yolculuğu hikayesi, öyle ki; bitirir bitirmez hemen soluğu burda aldım.Özellikle bütün bölümleri bittikten sonra başladım ki, bu da dizinin etkisini daha bir artırdığı gerçek.Yani ard arda 2-3 bölüm izleyip hiiç bunalmayacağınız, hatta keşke vakit olsa da bir bölüm daha izleyebilsem diyeceğiniz muhteşemlikte bir dizi.Ama şöyle bir dezavantajı da var ki, pc başında yaşlanıyorsunuz.Yemeden içmeden kesilip uykusuzluğu göze alıyor, bütün hayatınızı mahvediyor olarak kendinizi bulabilirsiniz.İzlerken ki halimin ufak bi canlandırması...

                                                     
                                                                       ***




Lee Jin Wook(Park sun woo) 20 bölüm boyunca gözümüzü gönlümüzü açan abimize teşekkürü bir borç bilirim.Oh be nihayet benden büyük birini buldum.Bundan sonraki favorim olarak ilan ediyorum kendisini(ne kadar sürer ben de merak ettim) Aslında I need Romance2 de kendisini izleyip beğenmiş, ama gıcık rolünden ötürü haliyle ısınamamıştım.Ama burda bambaşka, zeki, çevik, ahlaklı bir gazeteci, iyi bir kardeş ve evlat, orta seviyede bir aşık.Aşk işlerinin beceremiyor bu  çocuk.Oyunculuğunu da beğendim, öyle havalı olacam diye odun odun dolaşmıyo ortalıklarda.Zaten bir güldü mü başka bi şeye bakamıyacağınız için, oyunculuk falan yalan yani.Boş boş baktım aslında ekrana.Kendisini Korenin en güzel gülen adamı ilan ediyorum.O kaz ayakları bir insana bu kadar mı yakışır.Hep gülsün sabaha kadar izlerim ben.(Ah sevgilim, hayatım sakın okuma sen buraları tamam mı?Yalandan, şakacıkdan:)) Tamam vicdanımı rahatlattım, mesajımı da gönderdim, devam.Şaka bir yana dünya ahıret  kardeşimdir - uzayda görsem affetmem- Allah sahibine bağışlasın.Başka ne demek gelir ki elden.Yok artık, gözlerim doldu,ağlıycam mı ne? :)






Jo Yoon Hee(Joo Min Young) Vallahi dizi boyunca üç isim değiştirdiği için bunu yazdım.Diğerlerini
de izleyince öğrenirsiniz.Ama kardeşim kim neden bu kızı başrole seçti?Yönetmenin akrabası falan mı anlayamadım.Tamam başrol kızımız çirkin olması lazım, anladık da, bu kadarı da fazla değil mi yahu?İlk bölümlerde ki saç modeli de neydi o öyle?Tez vakit saçını uzatması lazım, kısa saç hiç yakışmıyor kendisine bence.Bu kız yüzünden diziyi bırakabilirdim ama Allahtan çocuğun hatırına devam ettim :) Ama ilerleyen bölümlerde göz alışkanlığından mı nedir, güzel görülmeye başladı gözüme.Kız etkisini zamanla göstermeye başlıyo anlaşılan ki,Park Sun Woo'da 5 yıl sonra anlayabiliyor kendisini sevdiğini.Tipe bak ya...
         
                                                                          ***

Bir geçmiş, bir gelecek bol gidip gelmeli bir dizi olunca haliyle castta biraz kalabalık oluyo.Valla kim kimdi ben çıkaramadım, her karakterden iki tane olduğu için, başrollerle idare edelim arkadaşlar.

*Diziyi izlerken bir kuple "Kelebek Etkisi" tadı alıyorsunuz.Yani geçmişe dönüp kaş yapıyım derken, gelecekde ki gözünüzü çıkartma olasılığın yüksek.Nitekim öyle de oluyor zaten.

*Bu tip senaryolar aslında çok tehlikeli.Bazı şeylerin havada kalma olasılığı yüksek.Ama burada öyle bir şey gözüme batmadı benim.Gayet iyi yazılmış, açığı yakalanabilecek bir senaryo değil yani, tebrikler.Zaten senaristi QİHM 'in senaristi olur ki, referansı kuvvetli.

*Ama yinede 20 yıl önceki liseli Park Sun Woo'nun gelecekteki, acar gazeteci Park Sun Woo'nun kullanması için sakladığı tılsımları can düşmanının çaldığı halde gelecekte nasıl Park Sun Woo'nun eline geçiyor.Üstüne üstük kullanıyor, sonra diğer adam 20 yıldır sakladığı kutudan tılsımı çıkarıyor.Yahu ne dediğimi ben bile anlayamadım ama anladıysanız bana da bi zahmet anlatın.

Bol Spoilerli Kısım, Dikkat!

*9 tane tütsüyü bulup, 20 yıl öncesine gittiğini de keşfedince Park Sun Woo tabiri caizse otaboka geçmişe gitmeye başladı ya,  "olum dur, ilerde çok arayacaksın o tütsüleri, tütsü diye nerelerimi yaksamda geçmişe gitsem diyeceksin" dedim ama dinletemedim.Arkadaşına yılbaşı kartı bırakmalar (derdini anlatacak sorsan),Yok annesine yılbaşı hediyesi vermeler, sinemada annesine yakalanmayı engellemeler.Ne gerek vardı olum, geçmiş zaman tee lise yılları bırak gitsin.

*Ama ama abisinin mutluluğu için sevdiği kadınla onu kavuşturması, sonrada yediği haltı anlayınca ki pişmanlığı çok feciydi içim cız etti.

Tanım

"Yenilen Halt": Efendim kadın bir kız çocuk sahibi dul bir hanım, zaten bu yüzden aileler izin vermediği için evlenememişler geçmişte.Evlenemeyince kadın Amerika'ya gitmiş evlenip barklanmış, mutlu mesut yaşamış.Bu bizim iyilik meleği abisiyle kadını bir araya getirince otomatik olarak nur topu gibi bir yeğeni oldu, amca mertebesine yükseldi.Ama gelin görün ki gelecekte ki kendi yaşamının içine etti.Çünkü o minik kız, kendi sevgilisi çıkmasın mı?Vah garibin haline...

*Yalnız kızın her şeyi hatırlamaya başladığı park da geçen sahne çok güzeldi.

"En çok hangi kelimeden nefret ettim biliyor musun? Amca!"

Adam da haklı yani kız gözlerinin önünde adama amca amca diye diye başkasıyla evlilik hazırlıkları yapıyo.Gel de kurdeşen dökme!



Ah o parkın bir dili olsa anlatsa...

*Ama can dostu doktor arkadaşı vardı ya, sevimli şey.İlk başlarda tütsülerde gözü vardı.Sakın bitirme geçmişe gidip karımı değiştirmek istiyorum diyordu :)Dizi boyunca çok güldüm kendisine.
Ama bir gelenek daha bozulmadı.Yani  can dostunuz bir psikologsa ruhsal sorunlarınız olmalı, eğer beyin cerrahıysa bir tümörünüz.Bu dizide ikinci seçenek geçerli arkadaşlar.

*Bu tarz dizilerde bir son karmaşası hep yaşanır.Yani 19 bölüm boyunca o kadar çok şeyi karıştırıyorlar ki, git geçmişe gel geleceğe.Olmadı saplan kal geçmişte.Adamlar bir bölümde -sanki şartmış gibi- zar zor toparlıyorlar.Son bölümde  havada kalan şeylerin altını doldurmaya çalışmışlar.Taşları yerine oturtma çabası o kadar çok gözümüze sokuldu ki, aynı sahneyi 40 tekrarla her seferinde bir şeyler eklenerek izledik.Sürekli tekrar olunca biraz sıkmıyor değil.Ama o kadar olacak, bu dizide de sıkıldım dersen Allah çarpar adamı taş olurum maazallah.Töbe töbe!

Klasik bitirişimi gerçekleştiriyorum.Efendim yine bir TvN dizisi, yine bir güzellikle karşı karşıyayız.Bu nasıl bir kanaldır anlamadım izlediğim hiç bir dizisi kötü değildi.(Flower Boy Next door'u gözardı ediyorum).Gelecek ne gösterir bilinmez ama 2013'ün en iyi dizisiyle karşı karşıyayız arkadaşlar.Burdan haykırıyorum: Bu diziyi kaçırmayın, mutlaka izleyin, pişman olmayacaksınız, tek kelimeyle  MUHTEŞEM!






Güzellik








19 Mayıs 2013 Pazar

Biz Türk'üz Trabzon'luyuz Abi! :)


Kendimce en kolay post şeklini bulmuş bulunmaktayım: video.Ama paylaşmadan da geçemedim :)

Memleketim insanı sonun da bunu da yaptı...


7 Mayıs 2013 Salı

Tatlı Son...



Aşk sevgilinin eğri bacaklarını düzgün görmek demektir.Kızım seni yerim ben, ikinizi de yerim.Ahhhh ah  keşke her aşk böyle bitse...




19 Nisan 2013 Cuma

MİM: Soruyorum, Sooooordum!








Alielle beni mimlediğinde muhtemelen Amerika keşfedilmemiş, biz domatesle tanışmamış belki de Haçlı seferleri daha başlamamıştı.Tamam abarttım ama anlayın işte o kadar önceydi :) Teşekkürlerimi sunup en sevdiğim mim şekli olan soru-cevaplı mimlere bir örnek de ben sunayım efendim ....

1. İlk izlediğiniz Kore dizisi? Dizi hakkındaki yorumunuz?

Hımm, o kadar eskiyi sordun ki düşündüüüm ve:Personel Taste

2) İlk oppanız, ilk unniniz?

 E haliyle Le Min Ho'yu severim.İlk göz ağrımdır kendisi.Her ne kadar kendisine "oppa" diye hitap edemesem de(Çok küçük yahu bunlar ). Unni hımmm Gıl Ra Im'mi severim.

3) Oyunculuğunu beğendiğiniz Koreli aktörler?

Won Bin, vallahi çoğunluk psikolojisi Kore bayılıyor kendisine, ben de bayılayım dedim.So ji Sub, Jun Woo Sung, Jang Dong Gun, Lee Sun Gyun, Gong Yoo.. Bu liste bitmez bu kadar yeter :)

4) Ostsini en beğendiğiniz dizi?
A Love to kill olsa gerek.İzlerken böğüre böğüre ağlatıyordu.Şarkı sözleri felan güzeldi, ya da o zamanlar  toyduk, arkadan biri gak dese yine ağlayacaktık.A bir de You are beatiful'un hakkını yemeyelim, müzikleri güzeldi.

5) İlk izlediğiniz anime? İlk izlediğiniz Kore filmi?

Itazura na kiss   ve emin olmamakla beraber my sassy girl diyorum.

6)En son izlediğiniz kore dizisi?

Flower Boy Rumyun Shop bitirdim.Bu aralar Best Lee Soon Shin'e bakıyorum ama 50 bölüm olduğunu öğrenince soğumadım desem yalan olur.

7)İlk izlediğiniz tarihi dizi?

Şu TRT'de ki saraylı dizilerden biriydi ama adını çıkaramadım şimdi.

8)Tayvan, Japon yapımlarıyla aranız nasıl en sevdiğiniz film ve dizilerden aklınıza gelen?

Pek iyi değil. Az ve öz şeyler izledim diyebilirim.O kadar az ve öz ki aklıma bile gelmiyor, lafı dolandırıyorum şuan :D

9) Ne kadar süredir dizi izliyorsunuz, bu süre zarfında kaç dizi devirdiniz? Aklınıza ilk gelen izlenmeli dediğiniz bir dizi?
ooo tek taşla 3 kuş vurma çabaları seziyorum bu soruda :) Şimdiii, sanırım 2 yılı geçti dizi izlemeye başlayalı, kaç tane izlediğimi ben bile bilmiyorum.Ama akılına gelebilecek dizilerin çoğunu izlemişimdir.Tabi ilk başda ki gazla devam edemiyorsun.Dışarda da bir hayat var bırak şu bilgisayarı diyorsun bir noktadan sonra.A gentleman dignity'ı çok sevmiştim, bir de answer to 97 var son dönemlerden.Coffe prens'i  Gong yoo'nun mükemel aşık hallerinden ötürü çok severim. Çok varmış ya!

10) Sıkıldığınız diziler?
Can We Get Married? Valla ben hala bilmiyorum.Evlendi evlenecek derken bıraktım diziyi.Her yerden bir aşık çift fışkırmaya başlamıştı artık.Ben de yeter dedim.Fait'i bitiremedim birde.Nedeni burda.I do I do sıkıcıydı ama direndim, bitirdim :)

11)Hangi dizi karakterlerine tekme tokat dalmak istediniz?
İzlerken hep diyorum aslında, her dizide muhakkak birileri oluyo da, aklıma gelen...Dur, iki başrolü birden pataklamak istediğim yegane dizi Playful kiss.Salak Ha Ni  sana aşığım Son Jo dedikçe yolmak istedim saçlarını, yeter be kızım bu kadar rezillik! Çocuk da odun odun gezindi ya dizi boyunca, seviyo mu dövüyo mu belli değil.O da ayrı bi gıcıktı.Ama yine de güzel diziy di hee(kıyamam)

12) Sonunu beğendiğiniz ve beğenmediğiniz diziler?
Ooo o karanlık bir kuyu canım.Bilemedim şimdi.Şu 5 yıl sonra buluşalım, avrupaya okula gidip geliyim kavuşalımlı sonları sevmiyorum.Bezdik artık.

13) Dizi müzikleri hariç ilk dinlediğiniz şarkı?
Big Bang'di de hangi şarkıydı orası silik.

14)Sevmediğiniz unni ve oppalar?

Yok valla.Sevilmeyecek aktör mü var Kore'de? Hepsinin maaşallahı var yani.Doktorları desen mükemmel, pek yetenekliler hepsi birer heykeltraş  :) Unnii ye gelince 3 dk dır düşünüyorum bulamadım.Zaten unni diyebileceğim pek kimse de yok :(

15) Korece mi Japonca mı Çince mi?

Korece

Şİmdi ben de nacizane üç beş kişiyi mimleyeyim dimi; çoğalalım arkadaşlar...

Squaw
mikalzia
Asiruh
Mydestiny

Yazarsanız ala...

10 Nisan 2013 Çarşamba

Flower Boy Ramyun Shop


Öğretmen olabilmek için harıl harıl yeterlilik sınavına - bir nevi KPSS- hazırlanan Eun Bi, diğer taraftan askerdeki erkek arkadaşının yolunu gözlemektedir.Bir gün Cha Chi Soo ile gayet absürt bir şekilde karşılaşır ve her şey altüst olur.Askerden dönen sevgilisinin kendisini aldattığını öğrenen Eun Bi,  Chi Soo'nun da kendi erkek arkadaşı olduğu yalanını söyler.Ama gerçeklerden haberi yoktur.Neydi o gerçekler: 80 yılının horoz burcu olarak  hesapladığı Chi Soo'nun yaşının 90'ların horoz yılı olduğu ve stajyer olarak gittiği lise de Cha Chi Soo'nun öğretmeni olacağı.

Yang Eun Bi(Lee Chung Ah) Kendisi hala 80'lerde yaşamaya devam eden, yeni nesil için demode olarak adlandırılabilir bir öğretmen adayı.Hayatta ki tek hedefi sırtını devlete yaslamak!Çok güldüm bu hallerine."Ben de öğretmen olacağım, görücü buluşmalarında hava atabileceğim, devlet bana her ay para ödeyecek." hayalleri arasında ders çalışıyordu garibim.Klasik drama kızlarının aksine güçlü kuvvetli, sıfır narinlik, bol bol kabalık bünyesinde mevcut.Alışıla gelmiş bir biçim de ise güzel olmayan, sıradan bir kız işte...





Cha Chi Soo(Jung  Il Woo) İşte az önce adı geçen liseli olur kendileri.Tipik zengin çocuğu, ukala, kibirli, param var gerisi teferruat havalarında geziniyor kendileri.49 days de ki halleri daha çok hoşuma gitse de, pek şirin bi liseli olmuş.Ama şu göz kırpma olayına girmeseydi daha iyiydi.Beceremiyosun, komik oluyor kuzum.

Bu küçük surat takıntılarını anlamadım gitti baksanıza çocuğun öncesine.Yanacıklar süzülmüş garibim.







Choi Kang Hyuk(Lee Ki Woo) Nam-ı  değer direk.Eun Bi'nin babası ramen dükkanını kendisine bırakmış.Sadece dükkanla kalmamış, kızım da sana emanet diyerek öyle bir gaz vermiş ki çocuğa, ortalıkta karıcım karıcım diye geziyordu kızın peşinde.Her zaman ki tipik mükemmel ikinci erkek işte daha ne anlatayım ki?Anladınız siz onu.Unutmadan tek kusuru her yerde uyuya kalmasıydı.









Bir de bu çiçekleri tamamlayan körpecik, daha açmamış gonca çiçekler Kim Ba wool ve Woo Hyun Woo'yu unutmamak gerek.Bu ikiliye bayıldım.



*Eun Bi'nin KPSS kursunda ki halleri : Sürekli başarmalıyız,sınava son 183. gün  savaşçı tarzı çok güzeldi.Sınıfda ki aşık çifti paralama hayelleri görülmeye değerdi.Bu hallerini görünce bu kurslarda eziyet çekmediğim için şükrettim.Zira bu konu da Kore ile aramızda pek de fark yok!

*Ev arkadaşı, idolü denilebilecek Dong Joo dan aldığı hayat dersleri, erkek tavlama ve ideal öğretmen olabilme tekniklerini sevdim.Nasihatler sonucu Cha Chi Soo'yu puanlama kısmı komikti.Bir düzine estetik ameliyattan sonra ideal kız fiziğine dönüşmüş Dong Joo'nun sürekli kariyer sahibi, mükemmel adamlarla buluşmalara gitmesi,sonun da bir avukatla evlendi evlenecek derken sürpriz bir şekilde ilk aşkıyla kaçması güzeldi.İyi hoştu da nişanlısını bi göremedik o da ayrı bir konu.



* Dizide gerçek bir kötü adamın veya aşıkları ayırmaya çalışan bir cadının olmaması çok güzeldi.Boşuna saç baş yolup efor sarfetme zahmetinden kurtardılar beni.Kötü olarak adlandırabileceğimiz yalnızca esas oğlanımızın babası vardı ki, o bile pek masum geldi bana.Yani nice kötü adamlar görmüş biri olarak bu kadar kusuru affediyorum  :) Yalnız adam 16 bölümün 10'unu banyoda geçirdi.Ooooh değmeyin keyfine ben de olsam çıkmam o jakuziden :)



*Bir de Cha Chi Soo'unun kız arkadaşı adayı, yanında gezdirdiği bir kız vardı.Yüzünden silindir geçmiş düz suratlı gıcık.Hiiç sevmedim, sözde bale yapıyor haspam.Kepcecik kulaklarını da niye yaptırmamış bilemedim.

*Diğer dramalara bol bol gönderme vardı dizide, eğlenceli ve hoş detaylardı.

*Cha Chi Soo' nun aşkın tanısını koyamaması.Doktor doktor gezip bir sonuca varamaması, sürekli "göğsümde şurda bir baskı var.Nedir bilmiyorum" diye oratalıklarda dolaşması çok hoştu.Yazık bebeğim yaa daha çok toy ya napsın bilemiyo tabi.Yerim seni sevimli şey.Onu izlerken oğlum geldi aklıma, anne olunca böyle izleniyo diziler de tabi.Aşık olunca acaba anlayabilecek mi dedim gayrı ihtiyari.Bana anlatınca hemen koyarım teşhisi gerçi.Cha Chi Soo' nun doktorları aşırı teorik yaklaştılar olaya, ben duygularımı katıyorum :D Canım oğlum seni de yeriiiiim ..... :)

*Yeme olaylarının ardından gelelim şu çan meselesine.Eun Bi'nin Cha Chi Soo'ya yaklaştığında çan sesleri duyması çok sevimliydi.Böylece anlıyorduk ki gerçek aşk bu!Değinmeden de geçemeyecem ama Cha Chi Soo da az değildi hani.Sıkıysa da çalmasın o çan.O nasıl öpmektir o.Liseli sorsan haspam.Şimdiye kadar   ki dramalarda gördüğüm en gerçekçi öpücüktü yani.O yanaktan sos yalama olayları felan uuuuu...Serseri seni seniiii bol antremanlı gördüm kendisini.(Not:bu noktada oğlum hiiiiç aklıma gelmedi.Lisede bi kızı böyle öpsün kırarım bacaklarını.Masum yanak öpücüklerine onay veriyorum :))

*Trende Cha Chi Soo'un Eun Bi'yi intihar ediyor zannedip kabız ilacını içmeyi engellemesine çoook güldüm.Kızcaz da bütün dizi boyunca kabızdı canım.Daha önce hiç bu kadar tuvalet sahnesi olan dizi izlememiştim.Aşklarını da, ee haliyle kabızlıklarını da aynı yerde yaşadılar.En sonda elinde tuvalet pompasıyla Cha Chi Soo ya koşması, karşısına çıkan ilk aşkının "Ne o Eun Bi, yoksa beni sevdiğini mi anladın" sözleri üzerine adamın suratını pompalaması koptuğum sahnelerdi.Kahkahalarım boşlukta yankılandı desem yeridir.

*Ba wool ve hyun woo' nun çift vari dosluğunu çok sevdim.Aynı odayı paylaşan narin Hyun woo' nun sürekli bir şeyler örmesi,örgülerini ise arkadaşının üzerinde prova yapması, Ba wool'un ise korkan tedirgin halleri çok komikti.Muhteşem bir ikili olmuşlar.







*Sürekli ramen görmekten insan belli bir noktadan sonra aşerir pozisyonuna düşüyor.Ramen ramen ramen! Bir de küçükken Bizimkilerde böyle olurdum.Sürekli bi sofra faslı olurdu.Diziyi izlerken sürekli acıkırdım.Aynı etki bunda da mevcut efendim.




Dizi bitince "Neden izlememişim ki ben bunu?" dedim kendi kendime.Eğer hala izlemeyen varsa şiddetle tavsiye ediyorum.Dikkat ettiyseniz daha önce hiç bir diziyi böyle önermemiştim.Çünkü çok sevdiğim dizleri yazamıyorum bir türlü.Hep eksik anlatacağım, büyüsü kaçacak gibi gelir bana.Bu diziyle şeytanın bacağını kırmam gerektiğini düşünüp yazayım dedim.Veee TvN sana teşekkürü bir borç bilirim.Her zaman ki gibi beni yanıltmadın :)


***Fotolar alıntıdır, -Jakuzi hariç - :) Tembel blogger iş başında... ^^







"Allah'ım neden ben?Öceki hayatımda ülkeyi mi kurtardım?"