16 Eylül 2012 Pazar

The Faith / Deniz'in İnançla İmtihanı

  İş Bu Tamamen Kişisel Bir Yazıdır!

Kendimi hücrelerime kadar zorluyorum.Neden?Derinlerde ki Le Mİn Ho sevgimi gün yüzüne çıkartmak, Faith'i izlemek için.Olay bu kadar basit.Aslında bu biraz da itiraf niteliği taşıyor değil mi? Evet ben de onlardanım.Oyuncu uğruna; sırf gözüm gönlüm açılsın, maksat güzellik görelim diye dizi izleyenlerden o_O

İlk başlarda biraz bölümler biriksin, doya doya bir çırpıda izlerim diye bekletiyordum diziyi.Boş günümün birinde başlayım bari dedim.Şunu da belirtmeden geçemeyecem, söylemesi ayıp öyle boş günüm pek olmaz.Sırf Le Min Ho sevgimi anlayın diye açıklıyorum yani.


Klasik replik "İki haberim var biri iyi biri kötü, önce hangi haberi duymak istersin?"

Ben iyiyi tercih ettim okuyucu!Le Min Ho'nun saçaları pek
güzel olmuş.O tarumar hallerine bayıldım.Ben zaten hep
yakıştırırım ona dalgalı saçı.Ama buraya dikkat sadece "dalgalı" Bof daki maşalı hallerini değil.Allahım neydi o Bülent Ersoy bozması halleri.Kendisi de utanç içinde olacak ki sildirmiş mi ne fotoları zar zor binbir emekle buldum.




                                                         * Stiller tamamen aynı, papyon dahil*

Bu kuaför mü desem , perukacı mı desem artık adı her neyse Le Min Ho' ya büyük kıyak yapmış -zira kendisin kulaklarını birazdan, tekrar çınlatacağım- özene bözene itina ile uğraşmış.Emek var tebrikler :PAma ya çok yoruldu yada zam falan istedi kabul edilmeyince düz saça dönmüş tekrar.Bu dönüşü bir dönem dizisinde nasıl açıkladılar merak ediyorum.Kullandığı ilaçların etkisiyle saçları düzleşti mi dediler acep?Merak ettim.Henüz o kısımları izleyemedim.İnşallah bedenim oralara kadar ilerlememe izin verir.




Kötü habere gelince :Sadece bir tane iyi haberin olması ! Bunda ala kötü haber mi olurmuş.

Yavaş yavaş okları Kim Hee Sun' a çevirmenin vakti geldi de geçmek üzere.Bir kere Min Ho'cuma hiç ama hiç yakışmamış(Kıskaç ergen mode on) Ne ergeni yaa otuza merdiven dayadım.Ahhh ah akıl-yaş- baş üçlemi!!!! Len öyle böyle değil şaka bir yana kıskançlık ettiğim falan yok.(Dünya ahıret kardeşimdir)Personel Taste 'de gayet yakıştırmıştım onu So Ye Jin'le.Demek ki sorun ben de veya arada ki yaş farkında değil.Kız yanında bariz unni gibi duruyor.Sudan çıkmış balık halleri, uyannık saf numaraları.Ya ne bilim sevemedim.Şimdi baktım kız 77'liymiş.Alın işte daha ne olsun? Yazık Lee Min Ho'ya. Anlamadım, yani koskoca Kore'de kız mı kalmadı.Nerden bulmuşlar bunu?

                                               

kolyesiz çıkmam abi!
                                                                           ****

Doktor abimize gelince(Phillip Lee).İşte tam da burda perukacı arkadaşı tekrar anıyorum.Min Ho'ya aşırı özen göstermekten olsa gerek, bunalmış "Amaaan başrolu iyi yaptık.Zaten üçbeş repliği var.Oğlum Tayyar yap öyle ortaya karışık bi şeyler zor olmasın daha 24 bölüm aynısını yapacaz" demiş olacak ki adamı heba etmiş.Hadi perukacıyı anladık kolayına geldi de bir Allahın kulu çıkıp adama demiyor mu ki olum  ne bu hal?Zaten gözleri fazla yakın, üstüne bir de çekik- en çekik koreli ünvanına aday- bir de düm düz saçlar,o kaküller  baygın bakışlarıyla.Allahım tam bir şehla olmuş.Yazık yaa.Yönetmenin seni sevmiyo diyim.Bak mahvediyo kariyerini böyle..yazık cık cık...Ve sakın o doktora aşık olayım falan deme, öyle hayran hayran bakışların gözümden kaçtı sanma.

                               





                                                                         ****

Bu kraliçe meselesi biraz karışık.Kız bence çok iyi oynuyor.Duruşu, tavırları çok asil.Aşkını gizlemeye çalışırken ki halleri içimi paralıyor.Her şey mükemmel, burada izleyici sorunsalı -yani ben- devreye giriyor.Kızı gördüğüm de aklıma Love Rain' de ki Suk'un peşinde koşan tipik ikinci kız halleri geliyor.Ufak bir kıkırdama ardından, helal oyunculuk bu olsa gerek diyorum.Bir bu role baak, bir de diğer "oppaaaaa benle yemeğe çık" diye yalvardığı hallere.İşte bu yüzden oyuncular "farklı rolleri denemek istiyorum" diyor olsa gerek.Hak verdim...

                                                 
                   

                                                                         ****


Konu belli, sonuçda fantastik bir şeyler olacak, tamam anlaştık.Ama kardeşim kadın geldiği gibi kraliçenin -ambiyane tabirle- şah damarını iki dikiş tamam, dikti.(tıbbi terimlere girmiyorum :)) Bu kadar kolay mıydı bu işler?Kraliçenin bünyesi baya kuvvetli çıktı,o da ayrı konu.Günümüz de olsa kesinlikle bilmem kaç ünite kan verilirdi..







Kraliçenin şak diye ayağa kalkıp, pamuk prenses halleriyle dolaşması.Şaşırtıcı.Kadın hakikaten tanrını doktoru yahu!!!

Asıl bütün bunların yanında deve de kulak olduğu mesele.Karındeşen jack ünvanını laik gördüğüm doktor hanım kırılası elleriyle Le Min Ho' yu enlemesine ikiye ayırdığı sahne.Resmen ciğerini söktü.Elini salladığı gibi gözünün tek yaşına bakmadan kılıçladı adamı .Len yönetmeniiiiim başrolün ölmeyeceğini 5 yaşında ki çocuk dahil hepimiz gayet iyi biliyoruz.Ne bu şimdi?Böyle abartmaya ne gerek var?Heyecan mı yaptın şimdi ki, hiç olmadı.Nasılsa yaşayacak biliyorduk.Belki sakat kalır öyle devam eder diye mi heyecan yaratmaya çalıştın bilemedim.Krala sadakatini gösterecek tamam da daha kolayını seçseymişsin.Tabii yüce doktor var nasılsa.Böyle basit numaralar hiiç yakıştıramadım.cık cık

                               

kırılsın ellerin!!


kıılıcın sonu (bknz. kırmızı ok)

Tabi ne oldu doktorumuz ben yaptım ben düzelteceğim.Çekilin ben doktorum diyerek şak diye olaya el koydu.Gitti bayaa bildiğin ameliyat yaptı. Batını açtı ciğer felan temizledi.Eli değmişken diğer organları kontrol etti.Sonunda da" yaptıım olacaaak dedi".Kusura bakmayın sevgili okuyucu kesinlikle saygısız biri değilimdir ama artık içimde tutamayacağım: OHAAAAAAAAAAAAA!!  Dokuz canlı Min Ho' ya bir şeycikler olmadı.Azcık yara yeri enfeksiyonuyla yırttı.Onun için de zaten ikici kez operasyona alındı, otlardan antibiyotikler yapıldı  ki, işte o an Allahım sen büyüksün yanlız sana inanır, yalnız sana iman  ederim dedim.Sonuçda sen öldürmedin mi öldürmüyordun ve iyi ki şu otları yaratmıştın...

Ben kendimi zorlamaya çalışsam da, dizi beni sürekli kendinden uzaklaştırdı.Ben izleyecem dedikçe boşver dedi.Araya sıkıştırılmış fantastik öğelere kesinlikle sözüm yok.Açılan kapılar, zaman yolculukları falan.Sonuç da biz ne 300 yıllık yolculuklar yapılan diziler izledik.(bknz.Rooftop Prince).Ama Lee Min Ho'yu böyle dizilere yakıştıramıyorum.City Hunter'da da elinde silah falan olmuyordu.Ben onu adam gibi bir dramda aşkından sürüm sürüm sürünüp, salya sümük ağlarken izlemek istiyorum(Beddua gibi oldu).Aşık olsun, kuşlar çiçekler, börtü böcek içinde çimenlerde sevdiği kızla uzansın istiyorum.Bırak yavrum bu kılıç kalkan olaylarını.Kandı, intikamdı boşver.

NOT-Dizinin yanlızca 5 bölümünü izlemeyi başarabildim.İlerleyen bölümler hakkında hiiç bir fikrim yok.Eminim güzeldir ki reytingler tavan yapmış.Mani olmayım izleyin yani :)

NOT-  Hala izlemek istemiyorsanız Arang'ı tavsiye ederim..Bayılıyorum ben, son dönem favorim :)




5 Eylül 2012 Çarşamba

Şekerim Açıver Şu Reçeli....


Her ne kadar reçeli açıver desek de gerçek gün gibi ortada, o bir turşu ! Son dönem takıntım, ne zaman duysam yeni yetme bebeler gibi ekrana kitlendiğim; dünyayla irtibatı kopardığım reklam.(Çocukları daha iyi anlıyorum artık) :) Bu reklam olayını ezelden beri severim, tabi böyle yaratıcı fikirler daha bir cezbedici gelmiştir .Reklamlar başlayınca zap yapmayan ender yetişkin - yani benim-  son favorim.Aslında listem gayet uzunca olmasına rağmen listeye girme başarısını kazanmış, nadide son parçam : Dove Men reklamları.


Erkekliğin kitabını ne güzel özetlemiş: Kavanoz açmak, tıkırtı kontrol etmek, teker değiştirmek.Olay bu kadar basit.Alişan, sözüm sana: yıllarca boşuna çabaladın, erkekliğin kitabı dedin durdun.Ne gerek vardı?Al işte elin adamı 40 sn'de çözmüş olayı :) İşi bir adım ileri getirip, reklamın ayrıntılarını öğrenmek isteyen arkadaşlar mani olmayayım.